3 Temmuz 2009 Cuma

iki

Bilgisayarın düğmesine ne zaman dokunduğunu hatırlamıyordu ama bilgisayarın açılırken çıkardığı korkunç sesin verdiği mesaj belliydi: hoparlörü son raddesine kadar açmış sonra kapatmayı unutmuştu. Sesi kıstı. Ofiste zaten adı çıkmış internet hastası olduğuna kanaat getiren arkadaşları tarafından sık sık uyarılır olmuştu. Onların acıyan bakışlarını üzerinde hissettiğinde her seferinde internetten uzak kalmaya yemin eder ama bir türlü kurtulamazdı. Bu ses hadisesinden sonra kendini daha bir kararlı hissetti.

Elini fareye götürüp internet bağlantısını kapatacaktı ki yanıp sönen mesaj penceresini gördü. Kapatmak istiyor ama merakı içini kemirip duruyordu. Bir bakıp kapatayım diye tıkladığında kendisine kıpkırmızı bir gülümsemeyle bakan o gülü gördü. Üzerinde de kocaman bir yazı: GDE TY ? neredesin? Dün konuştuğu Selim’in mesaj penceresiydi. Mesaj bir kaç saat öncesini gösteriyordu. Anlaşılan çevrimiçi değildi. Mesajı kapatıp işine kendini vermek istedi ama bu hoş sürpriz aklından çıkmıyordu. Dudaklarında tatlı bir tebessümle mesaj penceresini açıp kısa bir mesaj yazdı: YA TUT! GDE TY? Pencereyi kapatmayıp öylece bırakırken bu mesajların diğerleri gibi bir zaman sonra unutulacağından ve internet mezarlığında yitip gideceğinden emindi. Kahve almak için makinaya doğru yürürken gözü ekrana kaydı. Kendi mesajı ve üzerinde gül resminin olduğu gelen mesaj öylece duruyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder